BEKLEMEK

Beklemek... Sonunu bilmeden, düşünmeden beklemek. Neyi, kimi? Hiçbir şey düşünmeden beklemek…

 Beklemek çok şey öğretir insana. Bütün duyguları yaşarsın kendi içinde. Acı, sevinç, özlem, aşk ve daha niceleri... Ama en çok da sabır. Sabrı öğretir insana beklemek, hem de en insafsız haliyle.

Beklemek insana ilk başta çok zor gelir de sonradan alışır insan. Beklemenin zorluğu acı gelse de sonradan tatlılaşır. İçmek istemediğin ama içmeden de duramadığın bir şeye dönüşür beklemek.

Hayatta birçok şeyi beklersin de, hiç geri dönmeyecek birisini bekledin mi? Asla gelmeyecek, asla kavuşamayacağın birisini? Adın gibi bilmene rağmen geri gelmeyeceğini bekledin mi birisini? Sokaktan dahi geçerken şöyle göz ucuyla “bu O olmalı” diyecek kadar bile bir daha bir araya gelemeyeceğinin korkusu içini kapladı mı? Mesela, yapacak hiçbir işin olamamasına rağmen sokak sokak cadde cadde gezdin mi O`nun şehrini. Hani olur ya belki karşılaşırız diye? Bekledin mi hiç şehrin en kalabalık caddesinde bir bankta. Baktın mı hiç etrafına O`nu arayan gözlerle. Ben bekledim ve hala bekliyorum da. Bağımlılık gibi, dedim ya bir başladın mı bırakılmıyor meret diye. Göz arıyor, gönül arıyor..


Hani doğduğumuz andan itibaren nasıl ki ölümü bekliyoruz, ben de Onu öyle bekliyorum işte...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZERMEKTUP - KUTLU YALNIZLIK

ZERMEKTUP - SERÇE

BÜYÜK İNSANLAR KÜÇÜK DERTLER