ZERMEKTUP - KUTLU YALNIZLIK

Nasılsınız Azizim?
Umarım mutlusunuzdur.

   Bu zavallı insanı merak etmişsiniz, mektubunuzu yeni aldım ve ışık hızıyla cevap veriyorum. Bir bilseniz sizinle muhabbet etmediğim geceler ne kadar zor geçiyor. 

   Ben genel olarak iyiyim, her zaman olduğu gibi fikir deryalarındayım. Özellikle son fikirlerimi duyunca kulaklarınıza inanamayacaksınız. Biraz sonra okuyacaklarınızı kendime itiraf edip kabul etmem çok zaman aldı ama sonunda başardım. Ben artık bir 'Yalkut'um, biliyorum muhtemelen bu kelimeyi hayatınızda ilk defa duyuyorsunuz, zaten tamamen benim uydurduğum bir kelime. Anlamı 'Kutlu Yalnızlık'. Böyle söyleyince sanki hiç arkadaşım yokmuş gibi geliyor. Emin olun ki görüşüp konuştuğum birçok arkadaşım var ancak fikirlerimde hep yalnızım. Niyetim kafanı karıştırmak değil sevgili dostum, ama eminim ki şimdi "Fikirlerde yalnız olmak da ne demek?" diyorsundur. Söz veriyorum her şeyi anlatacağım, lütfen sabırla okumaya devam et.

   Ön yargılarımız yaşadığımız şu kısa hayatımızda önemli bir yere sahip ve bunların büyük çoğunluğu hakkında bilgi sahibi olmadığımız şeyler. Mesela bir insanı sokakta gördüğümüz zaman onun dış görünüşüne bakarak bir yargıya ulaşmaya çalışırız, hatta onunla konuşmamızı ona göre ayarlarız. Sen şimdi bu dediğime karşı çıkacaksın, ama lütfen beni yargılamadan önce dinle. Ben de biliyorum dış görünüş her şey demek değil. Ancak bunu kısmen de olsa yapıyoruz. Bu durum benim açımdan çok farklı işliyor Azizim, zaten her seferinde "Sen çok garip bir insansın." demen geliyor aklıma. Ben insanların fikirlerini tanımadan herhangi bir yargıda bulunamıyorum. Çünkü başkalarının kıyafet veya makyaj olarak gördüğü şeyleri fark edemiyorum. Benim açımdan tanımadığım herkes çıplak. Yani demek istediğim, insanlar bence fikirleri ve davranışlarının birbiriyle örtüşmesiyle bir kıyafet oluşturuyorlar. Bu açıdan tanımadığım insanlar hakkında kocaman bir boşluğa sahibim. Tanıdığım insanlar hakkında ise nasıl normal insanlar bu kıyafet buna yakışmış veya yakışmamış diyorsa ben de bu hal ve hareket, bu fikirdeki bir kişiye yakışmamış diyorum. Bazen çok şaşırdığım bile oluyor, yemin ederim!

   Her neyse benim ‘Yalkut’luğum burada başlıyor. Dediğim gibi daha yeni tanıdığım birisinin fikir dünyasına hakim olmadığım için onun çıplak görüyorum. Yukarıda demiştim sanırım çıplaklıktan kastettiğim şey, iyi ya da kötü herhangi bir yargıda bulunamıyorum. Diyelim bir müddet birbirimizi tanıdık ve bu insanın kötü birisi olduğuna kanaat getirdim. Ondan anında uzaklaşıyorum, nasıl ki ay güneşten kaçıyor ben de öyle yapıyorum. Artık iyi ve kötü insan ayrımında o kadar ustalaştım ki birisinin gözüne bakıp anında onun hakkında çıkarım yapabiliyorum. Şimdi "Kötü insan sana kötü olarak yaklaşıyorsa o zaman fikri ve hareketi uyuşuyor." diyeceksin. Hayır Azizim hayır! Emin ol kötü insan ilk başta seni tanımak adına sana iyi yaklaşıyor. Neyse bunlar başka muhabbetlerin konusu. Nadir de olsa ay ve güneş tutulması gibi olaylar olabiliyor, ama en fazla bir iki dakika sürüyor. Zaten, önemli olan kötü insanın bir zarar vermesi değil ki. Kendine iyi diyen insanlardan zarar görmek. Tersini istemek mantığa aykırı... 

   İyi geçinen insanlara gelince diyorum ki "Ah bu insan çıplaklığını nasıl güzel örtmüş ve her şey nasıl da uyumlu. Baksana siyah rugan kösele bir ayakkabı, onun üzerine jilet gibi siyah takım elbise. Üstelik; üstelik saat, kravat ve kemer hepsi uyumlu. Bunu giyen kesinlikle tam bir beyefendi olmalı." ama maalesef o güzelim manzarayı kafasına taktığı pembe renkli tavşanlı bir şapka ve sarı çerçeveli, yıldız şeklinde camları olan bir güneş gözlüğü mahvediyor. O güneş gözlüğünden nasıl nefret ediyorum bir bilsen. Suç bende tabii ki, en başta görmem gerekeni en son fark ediyorum. Bu işte ustalaştım demiş miydim? Yani insan tanıma işinde. Artık böyle olaylar olmuyor çünkü bu tür saçmalıklara ayıracak vaktim yok. Bilirsin mükemmeliyetçi bir insanımdır. Böylelerini görünce yolumu hemen değiştiriyorum. Maalesef insanlar artık yanlışlarını kabul etmiyorlar. Hâlbuki ben onların iyiliğini istiyorum. Söylesene ne olacak benim bu şapşal halim? Seni o kadar özledim ki anlatamam. Seninle saatler boyu hatta geceler boyu sohbet etmeyi ne kadar da çok istiyorum. Konuyu uzattım sanırım kusura bakma biricik yoldaşım ama elimde değil ne yapayım? Ne diyordum evet, hatırladım. İnsanların iyiliğinden başka bir şey istemiyorum. Zannetme ki bunlar boş hevesler. Hayır Azizim hayır! Konu düşündüğünden daha derin. Nasıl giyinmesini bilmeyen, yani fikirleriyle davranışları uymayan insanlar çok büyük sıkıntılar taşıyorlar. En büyük sıkıntıları ise seni asla yeteri kadar dinlememeleri. Bu kadar kendimden emin olarak konuşmamın sebebi, bizzat şahit olmam. Umarım beni yanlış anlamıyorsundur. 

   Ah bu ne kadar acı bir şey! Senin samimiyetine güvenerek yazdığım bu satırlar nasıl kanıma dokunuyor bir bilsen. Gerçi beni en iyi bilen ve anlayan sensin, benim ki de laf. Böyleleri senin benim vaktimden çalıyorlar, ama iş kendilerine geldiğinde buna izin vermiyorlar. Bence bütün bunlar kafalarına taktıkları o iğrenç şapkayı hiç çıkarmamaları ve beyinlerine oksijen gitmemesi. Beni mazur gör sevgili dostum, elimde değil sinirleniyorum işte. Küçük bir çocuk gibi mızmızlanıyorum değil mi?

   İşte tam da bu yüzden artık ben bir ‘Yalkut’um ve bu halimden çok memnunum. Çünkü insanlarla ilgili kafamı ne kadar az bilgiyle meşgul edersem o kadar iyidir. Çok gaddarlaştığımı falan düşünme ne olursun. Maalesef hayat beni buna zorluyor. En başta söylemiş miydim, gelene kapım açık olduğu gibi gidene de kapım açık. Gelene sevinmediğim gibi gidene de üzülmüyorum. Üzüldüğüm tek husus vaktimi bunlara harcamak. Hani şu akıp giden,  geri gelemeyen ve bir kereye mahsus olan vakit... 

   Madem insanlar benim görüşlerimi dinlemiyor ve merak etmiyor, madem ben onları dinlediğim ölçüde kıymetliyim ve değerliyim. Ancak beni dinleyen yok, o zaman yapacak bir şey de yok. Hepsine rest çekiyorum sevgili dostum. Çünkü kutlu bir yalnızlık, mutsuz bir beraberlikten iyidir. 


Bana kıymetli görüşlerini ulaştırmayı lütfen unutma, seni her daim seven biricik dostun.

Sevgilerimle, Zerkosh
03.04.2019

Yorumlar

  1. Çok güzel ve başarılı bir yazı olmuş, eminim çok daha güzellerini okuma fırsatımız olacak.

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bi yazı olmuş devamı gelir inşallah.

    YanıtlaSil
  3. Hakkını vermişsin... Tebrikler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZERMEKTUP - SERÇE

BÜYÜK İNSANLAR KÜÇÜK DERTLER